4 Şubat 2016 Perşembe

20'lerin başında...

20’li yaşların başında olan biri olarak birey olma çabası veriyorum galiba şu sıralar. ‘Bende varım’ demeye çalışıyorum içinde bulunduğum topluma. Tabii topluma kendimi kabul ettirme telaşı değil benimki zira yeterince toplum kavramından uzağım. Piercingim, renkli saçlarım, tutturduğum türkülerim ile insanların yadırgayışlarını hissediyorum, görüyorum.

 Rahatsız etti mi? Hayır… 

Bilime, edebiyata, sanata değer vermeyen; dilleri iğneli, kalpleri siyah, sapkın insanlardan uzak durmaya çalıştım hep. Hayatları alışveriş yapmaktan, televizyon programı izlemekten, cafelerde oturup ülkeyi kurtarmaktan ibaret olan insanların beni yozlaştırdığını hissettim. 

Fikirlere saygı duyulmayan, sürekli yargılanan, susturulan, hoşgörü yoksunu hale nasıl geldik biliyorum aslında. Anlatayım...

 Hayatlarında Bacaksız Orhan’ı okumayan, sosyal medyadan okudukları kadarıyla Oğuz Atay’ı okuduğunu zanneden, Özdemir Asaf’ın şiirlerini hissedemeden yaşayan insanlar … Bilmediler eksik yaşadıklarını, bilmeyecekler de. Bir yanımızı da eksik bıraktılar kendileri eksik kaldığı kadar.

 ‘Popüler kültür’ kelimesini de hep bayat buldum zaten. Kültür popüler olamazdı, popüler olan şeyler akım olabilirdi kültür çok farklı bir kavramı yaşattı bizlere. Bir yandan kültürü kanunlaştıranlar canımızı yaktı bir yandan kendi kültürünü bilmeden yaşayan benliksiz insanlar.. 

Son zamanlarda okuduğum en güzel şiiri yazacağım.

Bütün mesele insan olmakta
Ölçüyle tartıyı kafana takma
Yüreğin tartar duygularını nasılsa
Sıkılma
Al eline fırçayı
Boyayalım karanlığı sabaha
.....

Ödünç zamanlar yaşıyoruz aslında
Zaman bilmese de yaşam biliyor nasılsa
Karanlığı gizlemek kolay.
Zor olan insan olmak değil
Mesele; insan kalabilmekte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder